Son yıllarda Amerika’ya yapılan göçmen akınları, 19. yüzyılın sonlarındaki büyük göç dalgasını geride bırakarak tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaştı ve Amerika’ya göçmenlik konusu ülkenin en popüler tartışması haline geldi. The New York Times’ın verilerine göre, 2021 ile 2023 yılları arasında Amerika’ya yıllık net göçmen girişi ortalama 2,4 milyon olarak kaydedilmiştir. Bu rakam, göçmenlerin toplam sayısından ayrılanları çıkararak hesaplanan net göçü temsil etmekte ve ABD tarihinde daha önce benzeri görülmemiş bir durumu işaret etmektedir.
Amerika’ya yapılan göçmenlik akınlarının %60'ını herhangi bir yasal vize ya da oturum izni olmadan, kaçak yollarla ABD'ye gelen bireyler oluşturuyor. Bunun sonucunda, Amerika’da yaşayan yurtdışı doğumlu bireylerin oranı %15,2'ye yükseldi. Bu oran, 1890 yılında kaydedilen %14,8 seviyesini geride bıraktı.
Amerika’daki Göçmen Krizinin Nedenleri
ABD'deki göçmen patlamasında çeşitli iç ve dış politika faktörleri etkili oldu. Eski Başkan Joe Biden döneminde Amerika’ya göçmenliğe ilişkin politikalarda yumuşatılmalara gidilmesi bu artışın en önemli nedenlerinden birini teşkil ediyor. Biden’ın ilk yıllarında, selefi Donald Trump'a kıyasla Amerika’ya göçmenlik konusunda daha hoşgörülü bir göçmen politikası benimsenmişti. Özellikle Demokrat Parti, 2020 başkanlık seçim kampanyası döneminde "Zulümden kaçıyorsanız, gelin!" mesajını vurgulamıştı.
Başkanlığa gelmesinin hemen ardından verdiği sözleri tutan Biden, Amerika’ya göçmen girişlerini kolaylaştıracak adımlar atmıştı. Haiti’deki siyasi karışıklıklar, Ukrayna’daki savaş ve Venezuela’daki ekonomik belirsizlikler, bu politikaların etkisini artıran dışsal faktörler olmuştu. Ancak, Meksika sınırında kaçak girişleri azaltmak için Haziran 2024’te getirilen yeni düzenlemeler sonrası sınır üzerinden Amerika’ya göçmenlik artık zor bir hale gelmişti.
Toplumsal ve Ekonomik Sonuçlar
Çoğu Demokrat Parti kalesi olarak bilinen eyaletler, göçmen akınının yarattığı baskı nedeniyle geçtiğimiz seçim döneminde Cumhuriyetçilere destek vermeye başlamıştı. Barınma, işsizlik ve fiyat artışı gibi alanlarda yaşanan sorunlar, Amerika göçmen politikasının tartışılmasına yol açtı. Goldman Sachs’ın raporuna göre, Biden döneminde ABD’ye gelen 8 milyon göçmenin yaklaşık 5 milyonu yasal olmayan yollarla ülkeye giriş yapmıştır.
Başta Trump olmak üzere bazı Cumhuriyetçiler, seçim kampanyalarında göçmenleri suç oranlarını artırmakla itham etse de, araştırmalar tarihsel olarak göçmenlerin Amerikan vatandaşı bireylerden daha düşük suç oranlarına sahip olduğunu ortaya koydu. Özellikle son yıllarda bu oran daha da düşüş göstermiştir. Amerika’ya göçmenlik konusuna ekonomik perspektiften bakıldığında ise göçmenler, Amerika'nın kalkınmasında kritik bir rol oynamaya devam etmektedir. Ancak bardağın öteki tarafından bakacak olursak da hızlı nüfus artışı hizmet sektörü üzerinde ağır bir baskı oluşturmuş, iş piyasasında rekabetin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu durum, toplumsal gerginlikleri de tetikleyerek seçim döneminde etkisini fazlasıyla hissettirdi.
Amerika’ya Göçmenlik: Göçmen Sayılarındaki Belirsizlik
ABD’ye gelen göçmen sayıları konusunda kesin verilere ulaşmak zor olabiliyor. Federal hükümetin farklı kaynaklardan veri toplaması, bu belirsizliğin temel nedenlerinden biridir. Nüfus Sayım Bürosu, on yıllık periyotlarla nüfus araştırmaları yapsa da bazı göçmenlerin sorulara yanıt vermekten kaçınması veya ani nüfus değişiklikleri gibi durumlar verilerin doğruluğunu etkilemektedir.
Amerika’ya göçmenlik ile ilgili araştırma yapan kişiler genellikle, göçmen verilerinin daha kapsamla olarak derlendiği Kongre Bütçe Ofisi (CBO) gibi kurumlara güvenmektedir. Bunun yanı sıra, Goldman Sachs ve Oxford Economics gibi özel araştırma kurumları, net göç akınını belirlemek için detaylı analizler gerçekleştirmektedir. Bu analizlerin ortak sonucuna göre, 2020-2023 yılları arasında ABD'ye tarihte benzeri görülmemiş bir göçmen dalgası yaşanmıştır.
Amerika'da Göçmenlerin Geleceği
Donald Trump’ın tekrar başkanlığa seçilmesi durumunda göçmen politikalarında ne gibi değişiklikler yapılacağı merak konusu olmaya devam etmektedir. Trump, başkanlığının ilk gününde doğum yoluyla vatandaşlığın kaldırılması ve CBP One uygulamasının sona erdirilmesi gibi Amerika’ya göçmenlik sürecini derinden etkileyecek adımlar attı. Ancak, örneğin doğum yoluyla vatandaşlığın kaldırılması yürürlüğe girmeden federal bir mahkeme kararıyla durduruldu.
Trump her ne kadar Amerika’ya göçmenlik politikalarında sıkı tedbirler alacağını belirtse de milyonlarca göçmenin kısa sürede ülkeden gönderilmesi lojistik ve ekonomik nedenlerden dolayı olası görülmemektedir. Ayrıca, bu politikaların neticesinde Trump’ın uzun vadede halk desteğini kaybetme ihtimali de göz ardı edilemez. Özellikle hayatlarını Amerika’da kurmuş göçmenlerin hedef haline gelmesi, toplumda ayrışmalara neden olabilir.
Göçmenler için oldukça puslu olan bu atmosferde, Obama döneminde yıllık ortalama 400.000 kişinin ülkeden sınır dışı edildiği, Trump döneminde ise bu sayının 300.000’lere gerilediği hatırlatmakta yarar var. Ancak göçmen krizine dair veriler ve politikalar nasıl bir yön izlerse izlesin, Biden döneminde yaşanan göçmen nüfusundaki patlamanın sonlandığı gerçeği artık kabul edilmelidir.
Amerika’ya göçmenlik süreciyle ilgili sorularınız olması halinde bize ulaşabilirsiniz.