- Enes Bey Merhaba, bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
- Mandamus davalarına geçmeden önce özellikle USCIS özelinde yaşanan müthiş yığılma hakkında konuşmak istiyoruz. Neredeyse göçmenlikle ilgili her tür başvurunun sonuçlandırılması ile ilgili çok ciddi gecikmeler söz konusu. Bu gerçekten devasa ölçekteki yığılmanın sebebi nedir acaba?
- USCIS’de bekleyen bir başvuru için mandamus emri çıkarttırma ya da bir başka deyişle mandamus davası açma yoluna gidilebilir mi?
- Mandamus davası sürecinden ana hatlarıyla biraz bahsedebilir misiniz?
- Mandamus davasından beklenebilecek muhtemel sonuçlar nelerdir?
- Açılacak bir mandamus davası esas başvuru ile ilgili verilecek kararın niteliğini etkiler mi? Zarar verir mi?
- Federal Mahkemede açılan mandamus davası bir şekilde reddedildiğinde, bu durum kurumda bekleyen esas müracaatın karara bağlanma takvimini olumsuz etkileyebilir mi?
- Mandamus Davası açmak dosyaları uzun zamandır kurumsal prosedürler içinde bekleyen başvuru sahipleri açısından ne gibi faydalar sağlayabilir?
- ABD dışında, konsolosluklar yolu ile yapılan yasal sürekli oturum (Green Card) başvuruları için de mandamus prosedürüne başvurulabilir mi?
- Mandamus davası üzerinden müraacaatın hızlandırılması dışında USCIS kararlarına karşı başvurulabilecek farklı prosedürler ve yollar var mıdır?
Son dönemde hükümet ve kamu kurumlarının başvuruları sonuca bağlama ve genel olarak karar verme süreçlerindeki ciddi boyuttaki gecikmelerin özellikle göçmenlik bağlamında başvuru sahipleri açısından çok büyük bir hayal kırıklığı seviyesine ulaştığını görüyoruz. Üstelik konu göçmenlik olunca hayal kırıklığının da ötesinde çoğu kez bu gecikmelerin insanların hayatlarını kalıcı olarak etkileyebilen sonuçları olduğu da açık. Mesela sonuçlanması uzadıkça uzayan çalışma izin belgesi müracaatları, eş, akraba veya diğer sevdiklerimizin elçiliklerde bir türlü takvime bağlanamayan ve gerçekleştirilemeyen vize ve vatandaşlığa kabul mülakatları gibi örnekler insanların işlerini kaybetmeleri ya da çok önemli iş fırsatlarından yararlanamamaları, veya hasta veya yaşlı bir yakının bu süreçte vefatı gibi sarsıcı maddi manevi kayıplara yol açabilmektedir. İşte bu söyleşimizin konusu olan Mandamus, Mandamus Davası veya Mandamus Emri/Müzekkeresi terimleri Latince kökenli birer kavram olup yukarıda saydığımız olumsuzlara karşı örf ve âdet hukuku geleneği içerisinde gelişmiş bir tedbir, bir aksiyon olarak karşımıza çıkmaktadır ve özünde bir devlet kurumu yahut kamu görevlisinin yasa gereği yerine getirmekle yükümlü olduğu bir iş veya işlemi ifaya zorlanması, icbar edilmesine karşılık gelmektedir. Bizler de bu yazımızı Onal Galland & Partners PC ortaklarından Avukat Enes Hajdarpasic ile mandamus davaları ve özellikle son birkaç yıldır başvuru iş ve işlemlerinin karara bağlanmasının iyice yavaşlayıp problematik hale geldiği, çok uzun süreleri bulan gecikmelerin neredeyse kural haline geldiği göçmenlik konteksinde mandamus dava yolunun nasıl kullanılabileceği konuları üzerinde yaptığımız söyleşiye ayırdık. Uzmanlık alanları içerisinde ticari nitelikte olanlar dahil olmak üzere özellikle göçmenlik bağlamındaki kompleks nitelikteki dava ve temyiz süreçlerinin yürütülmesi olan Sayın Hajdarpasic ile mandamus başvuruları üzerine yaptığımız söyleşimizin konu hakkında soruları olan ve bilgi sahibi olmak isteyen okurlarımıza faydalı olmasını umuyoruz.
Enes Bey Merhaba, bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Merhabalar, ismim Enes Hajdarpasic. Onal Gallant & Partners PC Hukuk Firması ortaklarındanım. Genel dava süreçleri dışında nitelikli göçmenlik davalarının yürütülmesi ile ilgili konulara bakıyorum. OGP Hukuk firmasına katılmadan önce, New Jersey Bölge Savcılığı Ofisinde Savcı Yardımcısı olarak görev yaptım. Buradaki görevim esnasında federal düzeyde göçmenlik davalarında hükümet adına katıldım ve ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu, ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Dış İşleri Bakanlığı gibi kurumları temsil ettim. Yine bundan önce İç Güvenlik Bakanlığı bünyesinde dava avukatı olarak görev yaptım ve sınır dışı iş ve işlemleri ile ilgili davalarda kurumu temsil ettim. New Jersey, New York Mahkemeleri ile Federal Mahkemelerdeki farklı dava konularında kapsamlı bir birikim ve deneyim sahibi olduğumu söyleyebilirim.
Teşekkür ederiz. Mandamus davalarına geçmeden önce özellikle USCIS özelinde yaşanan müthiş yığılma hakkında konuşmak istiyoruz. Neredeyse göçmenlikle ilgili her tür başvurunun sonuçlandırılması ile ilgili çok ciddi gecikmeler söz konusu. Bu gerçekten devasa ölçekteki yığılmanın sebebi nedir acaba?
Evet, Kurum içerisinde bekleyen neredeyse her türden dosyanın, müracaatların USCIS’in önünde adeta dağ gibi biriktiğini, devasa bir yekûn teşkil ettiğini söylemek yanlış olmaz. Bunun aslında birkaç temel nedeni var. Bunların ilki zaten çok büyük bir iş yükü olan kurumun özellikle son birkaç yıl göz önünde bulundurulduğunda çok asimetrik bir başvuru dalgası ile karşı karşıya kalması. Bu durum USCIS’i adeta kilitliyor ve başvuruların zamanında neticelenmesini engelliyor. Ancak bunun yanında çok büyük ölçüde gecikmelere neden olan COVID gibi farklı bir takım nedenler de var tabi. Özellikle çok zor geçen COVID-19 sürecinde kurum çok uzun bir süre birçok başvuruyu değerlendirip sonuca bağlama süreçlerini askıya aldı. Bunun yanında değişen yönetimler, bakış açıları ve değişen politikaların etkisini de göz ardı edemeyiz tabi. Kurum içindeki alt üst ve orta seviyede yoğun yönetici ve personel sirkülasyonu, birbiriyle çatışan öncelik ve çıkarlar, kuruma tahsis edilen kaynak miktarındaki yetersizlik ve benzeri birçok olgunun ülke çapında karşılaştığımız bu devasa yığılmalara etki ettiğini söyleyebiliriz.
USCIS’de bekleyen bir başvuru için mandamus emri çıkarttırma ya da bir başka deyişle mandamus davası açma yoluna gidilebilir mi?
Eğer USCIS’de çok uzun zamandır sonuçlanmasını beklediğiniz bir müracaatınız veya dilekçeniz varsa mandamus davası yoluna başvurmak iyi bir seçenek olabilir. Tabi bu hükme varmadan önce dosyanızı birkaç açıdan değerlendirmek gerekir. İlk bakılması gereken bekleyen başvurunun türü ve başvuru ile USCIS’den beklediğiniz aksiyon ve eylemin yasal olarak belirli bir süre içerisinde gerçekleştirmesi gereken türden bir iş veya işlem olup olmadığıdır. Bir diğeri de dosya veya müracaatınızın ne kadar bir süredir kurumda beklediğidir. Genel olarak mandamus davası son çare niteliğindeki bir çözüm alternatifidir. Nitelik itibariyle gerçekten önemli ve ciddi gecikmeler söz konusu olduğunda başvurulan olağandışı bir telafi mekanizmasıdır. Dolayısıyla tipik bekleme süreleri dahilindeki başvurular kural olarak mandamus aksiyonlarının uygulama alanı dışında kalıyor. Daha çok tüm idari iç mekanizmalarının ve telafi prosedürlerinin tüketildiği ve rutin dışı bir şekilde çok uzun zamandır sonuçlandırılması beklenen dosyaları mandamus davası düzleminde düşünebiliriz. Şöyle izah etmeye çalışalım: müracaat o kadar makul olmayan bir şekilde gecikmiş ve öyle bir raddeye gelmiş ki mahkemenin müdahalesi gerekiyor. Mandamus yolunun özü en yalın haliyle budur.
Mandamus davası sürecinden ana hatlarıyla biraz bahsedebilir misiniz?
Mandamus davası süreci davaya konu olan şikâyet dilekçesinin çoğunlukla ya yaşadığınız yerde yahut da müracaatınızın beklediği yerdeki Federal Mahkemelere sunulması ile başlar. Müteakiben şikâyet dilekçesi ve ekleri davalı taraflara- ilgili idare ve/veya sorumluluklarına göre ilgili kamu görevlilerine tebliğ edilir. Bundan sonra mahkeme emri ile 60 günlük bir takvim işler. 60 gün içerisinde ilgili kurumun mahkemeye, tebellüğ ettiği şikâyet konusu ile ilgili bir cevap verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yine bu 60 günlük periyotta idare, ilgili kurumu temsil etmek üzere bir avukat tayin edecektir.
Mandamus davasından beklenebilecek muhtemel sonuçlar nelerdir?
Burada belirleyici olan davalı idarenin, mandamus davasına konu olan şikâyeti nasıl değerlendirdiği olacaktır. Şayet dava konusu talep idarenin bir şekilde çözüme kavuşturmayı tercih edebileceği türden bir senaryoya sahipse, örneğin bu, konsolosluk süreçlerindeki vatandaşlığa kabul veya sair vize mülakatları gibi bir konu olabilir, idare müştekinin sorununa çözüm getirmeyi yeğleyip bu 60 günlük süre içinde veya bazı durumlarda 60 günlük süre bitiminde talep edilen süre uzatımı periyodu içerisinde meseleyi halletme yoluna gidebilir. Yahut idare şikâyet konusu işlem ve tasarruflarının hukuki ve kabul edilebilir olduğunu savunarak müdafaa pozisyonunu almayı tercih edebilir. Bu durumda, kendisine tebliğ edilen dava dilekçesindeki konulara cevap verir ve artık bu noktadan sonra davanın görülmesi ve keşif gibi bildik dava süreçleri başlamış olur veya davanın düşürülmesi talebinde bulunur. Genel olarak açılacak mandamus davasından beklenebilecek muhtemel sonuçlar bunlardır. Ancak günün sonunda belirleyici olan dava dosyanızın ve karara bağlanmasını beklediğiniz müracaatınızın özgün durum ve şartları olacaktır.
Açılacak bir mandamus davası esas başvuru ile ilgili verilecek kararın niteliğini etkiler mi? Zarar verir mi?
Yani genel olarak bu endişelenmenizi gerektirecek bir şey değil. Eğer kastedilen idareye karşı federal düzeyde bi dava açmanızın, müracaatın sonuçlanma şekli açısından aleyhinize bir durum, bir tür rövanş tavrı doğurup doğurmayacağı ise, bunun öyle çok karşılaştığımız veya duyduğumuz bir şey olmadığını söyleyebilirim. Bu tespitimin birkaç nedeni var:
Her şeyden önce mandamus davası açmanın temel esprisi kamu görevini yerine getirmekle yükümlü idareye tabiri caizse sadece “hadi artık şu işi sonuca bağla” demektir. Yani talep edilen şey zaten kurumun sistemine girmiş ve er ya da geç karara bağlayacağı bir müracaat olduğu için siz idareden olağan dışı bir şey istemiyorsunuz, üstelik kimseye yönelik kişisel bir tazminat davası falan açtığınız da yok. Bu yüzden mandamus davası yoluna başvurmanın, muhataplarınızda kin ve garez saikiyle negatif bir tavır oluşturacağı ve dosyanızın akıbeti konusunda olumsuz bir etkisi olabileceği yönünde spesifik bir kaygı söz konusu değildir.
Bir diğer neden de bir kişiye sadece yasal bir hakkını kullandığı ve mandamus davası yoluna başvurulduğu için böyle bir rövanş veya intikam tavrı ile hareket etmeninin çok ciddi bir suç olduğu gerçeğidir. O yüzden kural olarak hiç kimsenin açacağı böyle bir dava yüzünden bu türden bir kaygı duymasına gerek bulunmamaktadır.
Peki, Federal Mahkemede açılan mandamus davası bir şekilde reddedildiğinde, bu durum kurumda bekleyen esas müracaatın karara bağlanma takvimini olumsuz etkileyebilir mi?
Herhangi bir şekilde açtığınız mandamus davası mahkeme tarafından reddedilirse bu durumun esas müracaatınız veya dilekçenizin ilerleyiş şeklini etkilemesi açıkçası pek olası değil. Çoğu durumda başvurunuz işlem sırasının neresinde ise orada beklemeye devam eder. Yani sıranın arkasına atılmanız ve her şeye yeniden başlamanız söz konusu değildir.
Mandamus Davası açmak dosyaları uzun zamandır kurumsal prosedürler içinde bekleyen başvuru sahipleri açısından ne gibi faydalar sağlayabilir?
Evet, mandamus davası üzerinden geliştirilecek bir strateji doğru değerlendirilip uygulandığında gerçekten en az birkaç temel noktada bahsettiğiniz durumdaki kimselerin menfaatine olacaktır. Her şeyden önce bu prosedürü başlatmak başvurunuzun beklediği kurum üzerinde, dosyayı karara bağlamak yönünde ciddi bir baskı oluşturacaktır. Yani mandamus şikâyet mekanizması harekete geçirildiğinde iş artık Federal mahkemeye yansımış, kurum avukatları işini için dahil olmuş ve netice itibariyle spot ışıkları uzun zamandır tabiri caizse karanlıkta kendi halinde bekleyen dosyanızın üzerine çevrilmiş ve arzulanan ilerleme sonunda başlamış olacaktır.
Bu bağlamda değerlendirilmesi gereken ikinci büyük fayda, mandamus hamleniz başarılı olduğunda, istediğiniz şeyi elde etmiş olmanızdır, yani bir başka deyişle çok uzun zamandır bekleyen dosyanız veya başvurunuzla ilgili karar verilmesini sağlamış olmanızdır.
Son olarak, mandamus müracatı üzerine bir fayda maliyet analizi yapıldığında en kötü senaryonun davayı kaybetmek olduğu bunun da davayı açmadan önceki durumunuz açısından pek bir farkı olmadığını, işlem sıranız vb. açıdan bir kaybınızın olmadığını da söyleyebilirim. Ancak, az önce söylediğim gibi gerçekten güçlü bir mandamus dava başvurunuz varsa bunun ilgili kurum üzerinde dosyayı göreceli olarak çok çabuk karara bağlama yönünde kuvvetli bir baskı oluşturacağı da açıktır.
ABD dışında, konsolosluklar yolu ile yapılan yasal sürekli oturum (Green Card) başvuruları için de mandamus prosedürüne başvurulabilir mi?
Evet konsolosluklar vasıtası ile gerçekleşen sürekli oturum başvuruları da şartlar oluştuysa mandamus davalarına konu olabilir. Bir örnek vermek gerekirse, mesela ABD dışında yaşayan bir eş veya akraba için I-30 formu doldurulup gerekli başvuru yapıldığında ve bu talep USCIS tarafından kabul edildiğinde iş artık mülakat aşaması için ABD’nin o ülkedeki büyükelçiliği veya konsolosluğa kalmaktadır. Normal prosedür söz konusu olduğunda Ulusal Vize Merkezi yurtdışındaki büyükelçilikler ve konsolosluklarla koordineli olarak bir mülakat tarihi belirler. Ancak şu an tıpkı USCIS gibi Ulusal Vize Merkezinde de durum aynı ve müthiş bir iş yükü var ve bekleyen dosyalarda da aşırı yığılmalar söz konusu. İşte böyle bir ortamda eğer dosyanızın özel durumu ve şartlar uygunsa Federal mahkemeden süreci hızlandırmak ve örneğin çok uzun zamandır ABD dışında olan ve konsolosluk mülakatı için bekleyen eşiniz ile ilgili gereğinin ifası ile ilgili mandamus emri çıkarttırmanız mümkün olabilir. Örneğin, yakında zamanda buna benzer bir dosyamız vardı. Müvekkilimiz Ürdün’de yaşayan eşi için i-30 müracaatı yapmış ancak iki buçuk yıldır hala Ürdün’deki elçilikten bir mülakat tarihi alamamıştı. Yaptığımız mandamus başvurusu, kurum üzerinde az önce de ifade türden bir baskı oluşturdu ve açtığımız bu dava sayesinde bir mülakat tarihi almaya ve müvekkilimizin vatandaşlığa kabul yoluyla ABD vatandaşlığı müracaatının konsolosluk ayağını tamamlamaya muvaffak olduk. Yani görüldüğü gibi bu tür durumlarda mandamus davası yolu kesinlikle düşünülmesi gereken bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Ancak şu şerhi bir kez daha düşmek lazım. Dosyanızın kendine özgü şartları bu kararı alırken en önemli belirleyici olacaktır. Örneğin dosyanızın bekleme süresi normal işlem süreleri içindeyse mandamus şikâyeti ile sonuç almanız çok olası değildir. Çünkü söz konusu olan gerçekten olağan dışı durumlarda kullanılan bir telafi mekanizması olup ancak normal işlem sürelerini çok aşmış ve gerçekten rutin sayılamayacak kadar uzamış başvurularda sonuç alınması mümkündür. Sonuç olarak Ürdün örneğimizde olduğu gibi bu şartlara uyan bir dosyanız varsa çıkarttıracağınız bir mandamus emri sizin için doğru aksiyon tarzı olabilir. Son olarak konsolosluk yolu ile ABD vatandaşlığı müracaatlarında mandamus davası açabileceğiniz tek yakınınızın eşiniz olmadığını aynı durumda bekleyen diğer yakınlarınız için de böyle bir değerlendirme yapılabileceğini ve yine konsolosluk işlemleri içerisindeki istihdam bağlamındaki kişisel müracaatların da mandamus şikayetinin konusu olabileceğini eklemek isterim.
Mandamus davası üzerinden müraacaatın hızlandırılması dışında USCIS kararlarına karşı başvurulabilecek farklı prosedürler ve yollar var mıdır?
Evet, başvurunuz hakkında USCIS tarafından nihai bir karar verildiyse, örneğin dilekçiniz reddedildiyse Federal Mahkemede bu karara karşı itiraz etmek için bir takım yollar mevcut. Az önce bahsettim, mandamus davalarının genel mantığı, USCIS veya başka bir kamu kurum veya kuruluşunu, yani kısaca idareyi işlem sırasını bekleyen dosyayı, müracaatı tekemmül ettirmeye zorlama esasına dayanmaktadır. Fakat bir şekilde karar verildiğinde ve verilen karar lehinize olmadığında ve/veya sizi tatmin etmediğinde bu kez başka bir mecraya yönelmeniz ve aleyhinize olan bu sonucu Federal Mahkemeye taşımanız mümkün olabilir. Tabi her zamanki gibi belirleyici olan dosyanızın kendisine özgü durumu ve muhtevası olacaktır. Örneğin USCIS tarafından reddedilmiş bazı başvurularda dosya federal mahkemeye götürülmeden önce kurum içi itiraz ve yeniden inceleme mekanizmalarının tüketilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla davaya konu olacak başvurunun türünün ve hangi kapsama girdiğinin bilinmesi gerekmektedir. Bir diğer husus, diyelim ki ortada federal mahkemeye taşınabilecek nitelikte bir ret kararı var. Burada amil olan mevzuat 1946 tarihli İdari Usul Kanunudur (APA). Bu yasaya göre kişiler kural olarak idarenin her türlü iş ve eylemini ve kararını federal mahkemelere götürebilir. Ancak bunu yaparken, prensip olarak söz konusu iş, eylem yahut idari kararın sadece yanlış veya yasaya aykırı olduğunu değil aynı zamanda, keyfi, tutarsız veya takdir yetkisinin suistimal edilerek alındığını da göstermeniz gerekmektedir. Görüldüğü üzere USCIS ile aynı fikirde olmamanın çok daha ötesinde yüksek bir standart söz konusu.
Bu değerlendirmeler yapıldıktan sonraki aşama dava dilekçesinin hazırlanması ve teslimidir ve tam bu noktadan sonra tarafların yani hem davacının hem de USCIS yani İdare tarafının yasal temsilcilerinin karşılıklı hamleleri başlar. Tarafların dava özetlerini deklare ettiği bu aşamada kurumun kararının yasayı ihlal ettiğini ve bozulması gerektiğini yasal argümanlarınızla birlikte ortaya koymaya çalışırsınız. Netice itibariyle hususen ilgili kamu kurumunun hukuki bir hata içinde olduğu veya bariz bir şekilde önünde olan bir durumu gözden kaçırdığı ve dahası bu duruma rağmen nihai kararlarını daha sonradan tekrar değerlendirmeye veya revize etmeye istekli olmadığı durumlarda İdari Usul Kanunu muvacehesinde itiraz prosedürlerine başvurmak gerçekten iyi bir seçenek olabilir. USCIS nezdinde yaptığınız her tür başvuru kategorik olarak APA hamlesinin konusu olabilir. L1-Vizelerinden i-140 dilekçelerine hatta potansiyel olarak i-485 statü intibakı başvurularına kadar reddedilen her başvuruyu bu meyanda sayabiliriz. Gerçekten APA davaları da dosyanın kendine özel karakteristiklerine bağlı olarak etkin bir hukuki enstrüman olarak değerlendirilebilir.
Sayın Hajdarpasic ile mandamus davaları üzerine söyleşimiz önümüzdeki günlerde farklı detaylar ve senaryolar üzerinden devam edecek. Röportajın video kaydına bu linkten ulaşabilirsiniz.
Yardıma mı İhtiyacınız Var?
Onal Gallant&Partners, Gayrimenkul Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ticaret Hukuku, Aile Hukuku, Aile Yoluyla Göçmenlik, Çalışma ve Yatırım Yoluyla Göçmenlik ve ABD Vize Süreçleri konularında uzman bir hukuk bürosudur. Amerika'da şirket kurulması ve ABD’de gayrimenkul satın alınmasından, marka tescili ve Green Card çekilişlerine kadar geniş bir yelpazede güvenilir bir temsil ve danışmanlık hizmeti sunmaktayız.
Onal Gallant&Partners’ın tüm ofislerinde görev yapan her biri alanının uzmanı, güncel mevzuat ve uygulamalar hakkında derinlemesine bilgi ve tecrübe sahibi olan saygın ve dinamik hukukçulardan oluşan ekibi saydığımız bu alanları ilgilendiren tüm hukuki problemlerinizin çözümü ve ABD’de hayata geçirmek istediğiniz projelerinizin finansal olarak en etkin şekilde ve sorunsuz süreçlerle yönetilmesi konusunda sizlere yardımcı olmaya hazırdır.
Uzmanlık ve uygulama alanlarımızdaki konularla ilgili olarak en çok merak edilen sorulara verdiğimiz cevapları, sürekli değişen ve güncellenen yasal düzenlemeler ve idari tasarruflarla ilgili haberleri ve bilgilendirme amaçlı videolarımızı ve bloglarımızı ziyaretçilerimizle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu kapsamdaki yayınlarımızı websitemizden, Facebook, Twitter, Quora, LinkedIn ve Medium hesaplarımızdan ve Youtube kanalımızdan takip edebilirsiniz
Ayrıca ofisimize e-mail veya telefonla doğrudan ulaşabilirsiniz.